Risale-i Nur Kavramlar Sözlüğü - Kırmızı Kitaplar Antalya
Risale-i Nur Külliyatı'nda geçen önemli kavramların açıklamaları ve geçtiği yerler.
Sünnet-i Seniyye
Hz. Muhammed'in (SAV) sözleri, fiilleri ve takrirleri (onayları).
Sünnet-i Seniyye, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (aleyhissalâtü vesselâm) mübarek sözleri (kavl), davranışları (fiil) ve başkalarının yaptığı olumlu davranışları onaylaması (takrir) anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim'den sonra İslam dininin ikinci temel kaynağıdır.
Risale-i Nur'da, özellikle On Birinci Lem'a'da Sünnet-i Seniyye'ye uymanın ehemmiyeti, dünyevi ve uhrevi faydaları ve Sünnet'in her bir meselesinin nasıl bir edep ve hikmet dersi olduğu vurgulanır.
Tabiat Risalesi
Tabiatın yaratıcı olamayacağını ispatlayan eser
Risale-i Nur'un Tabiat Risalesi, tabiatın kendi kendine yaratıcı olamayacağını mantıkî ve ilmî delillerle izah eder. "Tabiatperestlik" fikrini çürüten bu eserde, her bir varlığın üzerindeki sanat ve hikmetin ancak bir Sanii Hakîm'in varlığına delalet ettiği gösterilir. "Tesadüf", "tabiat" ve "esbab" gibi sahte ilahların geçersizliği ortaya konulur.
Tarikat
Manevi terbiye ve Allah'a yakınlaşma yolları
Risale-i Nur'da tarikat "Sahabe mesleğinin bir cilvesi" olarak tanımlanır. 29. Mektup'ta "Tarikatın dört esası" (füyuzat, seyrü sülûk, rabıta, evrad) izah edilirken, "Ehadiyet" eksenli bir yol haritası çizilir. "Velayet" mertebeleriyle ilgili izahlarda "Sıddıkiyet" modeli öne çıkarılır. "Risale mesleğinin tarikatsız fakat tarikat-ı kübrayı içerdiği" vurgulanır.
Tefekkür
Varlıklar üzerinde düşünerek Allah'ın sanatını ve kudretini anlama çabası.
Tefekkür, kainattaki ve insanın kendi yaratılışındaki deliller üzerinde derinlemesine düşünmek, olayların ve varlıkların görünen yüzlerinin ardındaki hikmetleri, manaları ve Yaratıcı'nın isimlerinin tecellilerini anlamaya çalışmaktır. İmanı güçlendiren ve marifetullahı (Allah'ı tanımayı) artıran önemli bir ibadettir.
Risale-i Nur Külliyatı, baştan sona bir tefekkür hazinesidir. Özellikle Ayetü'l-Kübra Risalesi gibi bölümler, sistemli bir tefekkür metodolojisi sunar.
Tevekkül
Gerekli sebeplere başvurduktan ve üzerine düşen tüm çabayı gösterdikten sonra, işin neticesini Allah'a (c.c.) bırakmak, O'na güvenip dayanmak ve sonucun hayırlı olacağına inanmaktır.
Tevekkül, İslam'da önemli bir manevi haldir ve kesinlikle tembellik veya sebepleri terk etmek anlamına gelmez. Risale-i Nur, tevekkülün doğru anlaşılması üzerinde önemle durur. Gerçek tevekkül, önce insanın kendi gücü ve iradesi dahilindeki tüm meşru sebeplere başvurmasını, çalışıp çabalamasını gerektirir. Bu çaba gösterildikten sonra, sonucun yaratılmasının Allah'ın kudretinde olduğunu bilerek kalben O'na itimat etmek ve sonucu O'ndan beklemektir. Tevekkül, insanı gereksiz endişelerden, gelecek kaygılarından ve olaylar karşısında aşırı panikten kurtarır; kalbe huzur ve sükunet verir. Çünkü mütevekkil bir insan bilir ki, her şey Allah'ın ilmi, iradesi ve kudreti dahilindedir ve O, kulları için en hayırlı olanı takdir eder. Bu, aynı zamanda aczini ve fakrını idrak eden kulun, Kadîr-i Mutlak olan Rabbine teslimiyetinin bir ifadesidir.
Tevhid
Allah'ın (c.c.) zatında, sıfatlarında, fiillerinde, isimlerinde ve rububiyetinde (terbiye ediciliğinde) tek ve ortaksız olduğunu kabul etmek, O'ndan başka ilah olmadığına kesin olarak inanmaktır.
Tevhid, İslam dininin ve imanın temel esasıdır. "Lâ ilâhe illallah" (Allah'tan başka ilah yoktur) kelime-i tayyibesi ile ifade edilir. Risale-i Nur, tevhidi kainatın her bir zerresinde görünen muazzam bir nizam, sanat, hikmet ve yardımlaşma ile ispat eder. Her bir varlığın, ancak her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, sonsuz hikmet ve rahmet sahibi tek bir Yaratıcı tarafından yapılabileceğini gösterir. Şirk (Allah'a ortak koşmak) ihtimalini aklen imkansız hale getiren deliller sunar. Tevhid, sadece Allah'ın varlığını kabul etmek değil, aynı zamanda O'nun kainattaki mutlak hakimiyetini, her şeyin O'nun emri ve iradesiyle hareket ettiğini, O'ndan başka hakiki tesir sahibi olmadığını anlamaktır. Bu anlayış, insanı şirkten, batıl inançlardan ve sebeplere aşırı bağımlılıktan kurtararak hakiki hürriyete ve huzura kavuşturur.
Ubudiyet
Allah'a (c.c.) karşı kulluk bilinciyle hareket etmek, O'nun emirlerine itaat edip yasaklarından kaçınmak ve O'na ibadet etmektir.
Ubudiyet, insanın yaratılış gayesidir. Risale-i Nur, ubudiyeti sadece belirli ibadet şekilleriyle (namaz, oruç gibi) sınırlı tutmaz; aynı zamanda insanın bütün fiil ve davranışlarını Allah rızası için yapması, O'nun kainattaki sanatını tefekkür etmesi, O'nun emirlerine uygun bir hayat sürmesi olarak geniş bir perspektifte ele alır. Ubudiyet, insanın aczini ve fakrını anlayarak Allah'ın sonsuz kudret ve zenginliğine sığınması, O'na dua ve niyazda bulunmasıdır. Gerçek hürriyetin, nefsin ve dünyanın esaretinden kurtulup sadece Allah'a kul olmakla mümkün olacağı vurgulanır. İhlasla yapılan ubudiyet, insanın manevi terakkisinin ve ebedi saadetinin anahtarıdır.
Uhuvvet
Müslümanlar arasındaki din kardeşliği bağı.
Uhuvvet, müminlerin birbirlerine karşı taşıdıkları derin sevgi, saygı, yardımlaşma ve dayanışma duygusunu ifade eden İslam kardeşliğidir. Bu kardeşlik, aynı dine inanmanın ve aynı Yaratıcı'ya kulluk etmenin doğal bir sonucudur.
Yirmi İkinci Mektup'ta geçen Uhuvvet Risalesi, müminler arasındaki kardeşliğin esaslarını, önemini ve bu kardeşliğe zarar veren gıybet, adavet gibi kötü hasletlerden nasıl sakınılacağını anlatır.
Esasları
- Menfi tarzda değil, müspet tarzda hareket etmek.
- Birbirinin kusuruna değil, meziyetine odaklanmak.
- İttifakı ve birliği zedeleyici davranışlardan kaçınmak.
Vazife-i Asliye
İnsanın yaratılış gayesi olan temel görev
Risale-i Nur'a göre insanın asli vazifesi "İman ve ubudiyet"tir. 24. Mektup'ta "Vazife-i fıtrat ve vazife-i asliye" ayrımı yapılır. "Dünyayı imar etmek" gibi ikincil görevlerin, asli vazifenin gölgesinde kalması gerektiği vurgulanır. "İnsanın mahiyet-i maneviyesi"nin ancak ubudiyetle kemale ereceği belirtilir.
Vesvese
Şeytanın veya nefsin, insanın kalbine attığı şüphe, kuruntu, asılsız düşünce ve desiselerdir. İmanı ve ibadeti zayıflatmayı hedefler.
Vesvese, özellikle hassas ve imanlı kalplere musallat olabilen bir imtihan vesilesidir. Risale-i Nur, Yirmi Birinci Söz'de vesvesenin mahiyetini, çeşitlerini ve tedavi yollarını detaylıca izah eder. Şeytanın en önemli desiselerinden biri olan vesvese, genellikle abdest, namaz gibi ibadetlerde, imanî konularda veya Allah'ın (c.c.) sıfatları hakkında şüpheler şeklinde ortaya çıkabilir. Risale-i Nur, vesvesenin zararlı olanının, ona ehemmiyet verip büyütmekle olduğunu; ehemmiyet verilmezse kendiliğinden sönüp gideceğini belirtir. Vesvesenin geldiğini bilmek, onun şeytandan olduğunu anlamak ve "Eûzübillâhimineşşeytânirracîm" diyerek Allah'a sığınmak, vesvesenin önemli bir ilacıdır. Ayrıca, iman hakikatlerini tahkiki bir surette öğrenmek ve kalbi zikir ve tefekkürle meşgul etmek de vesveseye karşı güçlü bir kalkandır.
Zerre
Atom ve Allah'ın varlığına delalet eden en küçük birim
Risale-i Nur'da zerre, "Kudret-i İlahiyye'nin sonsuzluğunu gösteren bir şahit" olarak tanımlanır. 24. Söz'de "Zerrelerin lisan-ı halleriyle Allah'ı nasıl ispat ettikleri" izah edilir. Her zerrenin "Sani-i Zülcelal'in vahdaniyetine şehadeti" ve "külli bir ibadet içinde olması" hakikati nazara verilir.